2012 Faaliyet Raporu
Anasayfa PDF İndir BNP Paribas Grup İletişim English

2012 YILINDA EKONOMİK ORTAM VE SEKTÖRÜN GÖRÜNÜMÜ

Euro Bölgesi’nde süregelen borç sorunu ile ABD’de mali uçurum ve borç tavanı konusunda yaşanan tartışmalar küresel piyasaları olumsuz etkilemiştir. Bununla birlikte, ilave tahvil alımları yoluyla bilançolarını genişleten gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının destekleyici para politikaları 2012 yılında da sürmüştür. ABD Merkez Bankası Fed’in açık uçlu kantitatif gevşeme kararı, Avrupa Merkez bankası ECB’nin Avrupa tahvil piyasasına verdiği destek taahhüdü ve Japonya Merkez Bankası BoJ’un ilave tahvil alımları finansal sistemi desteklemiştir. Diğer taraftan tüketici ve yatırımcı güvenindeki kırılganlık tüketim ve yatırım harcamalarını baskı altında tutmuştur. Sonuç olarak, küresel aktivite zayıf seyretmeye devam etmiştir.

Türkiye’de 2012 GSYH büyümesinin %2.5 seviyesinde gerçekleşmiş olduğu tahmin edilmektedir.
TCMB’nin 2011 yılının son çeyreğinden başlayarak 2012 yılının ilk yarısında sürdürdüğü parasal sıkılaşma ile büyüme oranı yavaşlamıştır. 2012 yılının ikinci yarısından itibaren uygulanmakta olan gevşek para politikası ise iktisadi faaliyetin yılın son çeyreğinden itibaren hızlanmasını sağlamıştır. Bu çerçevede, 2013 yılsonu GSYH büyümesinin %4.5 dolaylarında seyredeceği düşünülmektedir. Diğer taraftan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmiştir.

2012 yılsonu enflasyonu TCMB’nin enflasyon hedefinin üzerinde %6.2 seviyesinde gerçekleşmiştir.
TL’deki istikrar ve gıda fiyatlarındaki ılımlı seyrin enflasyon görünümüne olumlu katkı yapmasıyla birlikte tüketici fiyatları enflasyonu 2011 yılındaki %10.4 seviyesinden 2012 yılında %6.2 seviyesine gerilemiş, ancak yine de TCMB’nin %5 düzeyindeki enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşmiştir. 2013 yılsonu enflasyonun %7 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmektedir.

TCMB iç talepteki yavaşlamaya paralel yılın ikinci yarısında fonlama maliyetlerini aşağıya çekmeye başlamış, 2012 Aralık ayında ise politika faizini %5.50’ye çekmiştir. Enflasyon tarafındaki olumlu görünüm de TCMB’nin elini güçlendiren bir gelişme olmuştur. TCMB, günlük repo ihaleleriyle piyasaya enjekte ettiği likidite miktarını 2012 yılı ortasından itibaren artırmış, böylelikle bankaların ortalama fonlama maliyetinin %10.5 seviyelerinden %5.5 seviyesine gerilemesini sağlamıştır. Buna paralel olarak, para piyasası faiz oranları da düşük seyretmiştir. Bankaların fonlama maliyetlerinin azalmasının sonucunda kredi faizleri kademeli olarak düşmüş, yılın son çeyreğinde tüketici kredilerinde ise ivmelenme gözlenmiştir. Diğer taraftan TCMB, Fitch’ten gelen not artırımı sonrasında artması beklenen fon akımlarına bağlı olarak TL’nin değerlenmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, reel efektif döviz kuru endeksinin (REDK) seyrine dikkat çekilmiş ve endeksin 120 seviyesine ulaşmasının TL’nin aşırı değerlenmesi olarak değerlendirileceği açıklanmıştır. TCMB, bu durumda ilave faiz indirimine gidilebileceğini, REDK’nin 130 seviyesine ulaşması durumunda ise politika tepkisi verileceğini ifade etmiştir.

TCMB ayrıca, zorunlu karşılık uygulaması kapsamında yeni bir araç olarak rezerv opsiyonu mekanizmasını gündeme getirmiştir. TCMB 2012 yılında bankaların TL zorunlu karşılıklarının döviz ve altın cinsinden tesis edebilecekleri oranları kademeli olarak artırmış; buna ilave olarak, birim TL zorunlu karşılık başına tesis edilebilecek döviz veya altın karşılığını belirleyen katsayıları (ROK) uygulamaya sokmuştur. Söz konusu uygulamalar bankaların para takası pozisyonlarını azaltmalarını ve TCMB’nin brüt döviz rezervlerinin artmasını sağlamıştır.

Küresel likiditedeki bolluk sürmektedir. Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının sağladıkları likiditenin artarak devam etmesiyle ile birlikte sermaye girişleri kuvvetli seyretmiş ve bono piyasasına 2012 yılında 16.2 milyar Dolar’lık yabancı girişi olmuştur. Küresel likidite koşulları ve kredi notu artışı ile beraber dış finansmanda sıkıntı yaşanmamıştır. Diğer taraftan, ekonomideki dengelenme sürecine paralel olarak cari açığın GSYH’ye oranı gerilemiştir. Cari açığın GSYH’ye oranı 2011 yılında kaydedilen %10 seviyesinden 2012 yılında %6.1 seviyesine inmiştir. Ancak, 2012 yılının son çeyreğinden itibaren canlanmaya başlayan yurtiçi talep ile birlikte 2013 yılında cari açıkta yeniden bozulma görülebileceği ve cari açığın GSYH’ye oranının %7 seviyesine yükseleceği öngörülmektedir.

Türk bankacılık sistemi kuvvetli yapısını koruyor. 2011 yılı sonunda %16.5 olan sermaye yeterlilik rasyosu, 2012 yılsonu itibariyle %17.9 seviyesine yükselmiştir. Bankacılık sektörü 2012 yılında 2011 yılına göre aktif büyüklüğünü %13, kredilerini %16, mevduat hacmini ise %11 büyütmeyi başarmıştır. Kamunun borçlanma gereğinin azalmış olması nedeniyle bankaların menkul kıymet portföyü ise %5 azalmıştır.

Türk Bankacılık Sektörü Başlıca Göstergeleri

 

2011 Aralık

2012 Aralık

Aktif Büyüklüğü

1.22 trilyon TL

1.37 trilyon TL

Kredi Hacmi

683 milyar TL

795 milyar TL

Menkul Değerler Cüzdanı

285 milyar TL

270 milyar TL

Mevduat Hacmi

695 milyar TL

772 milyar TL